Karpuz kabuundan gemiler yapmak kimin aklna gelir? Arzu, bir "delilik" olarak tezahür ederse yönetmen karpuz kabuklarndan filmler çeker. Sinema bir cennet midir gerçekten? Salvatore 1988'de sinemann yeni bir cennet olduunu söylemiti (Nuovo Cinema Paradiso, Giuseppe Tornatore). Çocuk Salvatore öylesine mutluydu ki, onu cennette kollayan, koruyan bir "baba"s (Alfredo) vard ve üstelik bu makinist "baba" kesmek zorunda olduu sevime sahnelerini sinema tutkunu olan bu çocukla paylayordu. Genç erkek için tam bir cennet! "Baba" ona makineyi nasl kullanacan da öretiyordu. Makinist bu görevi yerine getiremediinde Salvatore gösterimi sürdürebilirdi. Ahmet Uluçay için iler o kadar da kolay deildi, köy yerinde (ya da köylük yerde) kolay myd "gmldak" için yanp tutumak, insann ancak deli olmas gerekirdi böyle bir ie girimek için. Salvatore gibi uzaklara gitme olana da yoktu, "okul" köydeydi. Salvatore'ye makinist "baba"s dülerini gerçekletirmesi için büyük kentlere gitmesi gerektiini, küçük kasabada dülerin gerçekleemeyeceini söylüyordu. Demek ki köyde, kasabada sinema yaplamazd, makinist "baba" be yl sonrasn öngöremiyordu. 1993'te Türkiye'de bir "köylü" koltuk deneklerinden kanat yapacakt, ama Alfredo'nun belki de haberi bile olmayacakt. Köyün orta yeri optik düleri gerçekletirmek için sinemayd ama bundan Türkiye'de kimselerin haberi yoktu. O, köyünde sessizce tablo-plânlarn bir araya getirerek filmini üretti. Parçalar birleti ve sinema tutkusunu betimledi. Karpuz kabuu sinemaya dütü.