yy. ¿stanbul'u iki ayr¿ dünyaya ev sahipli¿i yap¿yordu. Bir yanda ¿¿¿l ¿¿¿l ayd¿nlat¿lan bir ¿ehir... Sokak merasimleri... Dünyan¿n dört bir yan¿ndan gelen çe¿it çe¿it laleler... Sava¿ meydanlar¿nda çarp¿¿maktansa laleler ile ilgilenmeyi tercih eden ince ruhlu bir sultan¿ Ve sultan¿n etraf¿nda toplanm¿¿ keyfine dü¿kün bürokratlar¿n saray ve kö¿klerde geçen hayat¿... K¿sacas¿, zevk-u sefa ve Lale Devri'nin dillere destan e¿lenceleri...
Di¿er tarafta, sakland¿klar¿ küçük dünyalar¿nda kimseye fark ettirmeden hayatlar¿n¿ devam ettiren ¿stanbul'un yoksul halk¿ ve can korkusu... Bir türlü dile gelmeyen sessiz bir öfke... Derinden derine kalplerde büyüyen muazzam bir ho¿nutsuzluk...
Bu iki dünyay¿ birbiriyle bulu¿turan, s¿radan bir esnaf olan Patrona Halil'in ba¿latt¿¿¿ halk ayaklanmas¿ olacakt¿. ¿syan¿n öncüsü, ruhunun derinliklerine gizlenmi¿ hükmetme ihtiras¿n¿ ilk f¿rsatta aç¿¿a serecek ve kar¿¿s¿na ç¿kan tüm engelleri birer birer a¿arak imparatorlu¿un tek hakimi konumuna yükselecekti. Yeni bir dünya kuruluyordu art¿k. Ayaklar ba¿ oluyor, hükmedilenler hükmetmeye ba¿l¿yordu. Ne var ki güzeller güzeli sevgilisi Gülbeyaz'a yap¿lanlar¿n öcünü almak için ç¿kt¿¿¿ bu yolda, hiç kimsenin beklemedi¿i kadar büyük bir güç elde eden Halil'i, ayn¿ ölçüde büyük bir trajedi bekliyordu.
Gerçeklikle kurguyu bulu¿turan Maurus Jokai, bir yandan renkli anlat¿m¿yla bir döneme tan¿kl¿k ederken di¿er yandan Lale Devri'ne son veren büyük halk isyan¿n¿n gerçekçi bir portresini çiziyor.