Yirmi alt kiiydik; yirmi alt yaayan makine, rutubetli bir mahzene kitlenmi, orada sabahtan akama kadar hamur youruyor, bisküvi ve pastalar yapyorduk. Mahzenimizin pencereleri, rutubetten yeillenmi tulalarla kapl olan bir hendee bakyordu, pencere çerçeveleri youn demir teller sayesinde darya kapalyd ve güne , un tozu ile kaplanm pencere camlarndan içeriye szamyordu. Sahibimiz, onun ekmeini fakirlere veya isiz olduklar için açlktan ölmek üzere olan i arkadalarmza vermeyelim diye, pencerelerimizi demirle kapatmt; sahibimiz bize üçkâtç diyor ve bize akam yemei için, et yerine, bozuk çöp veriyordu.