0 Austos 1862 günü, akamüstü saat dört sralarnda, Baden-Baden'in ünlü Conversation salonu önünde büyük bir kalabalk vard. Hava çok güzeldi. Çevredeki her ey yeil aaçlar, sevimli ehrin beyaz evleri, sra sra dalar, günein iyi niyetli klar altnda derin bir tembellik içinde uzanyordu. Her ey sanki kör gibi, güven dolu, tatl tatl gülümsüyor, bu belirsiz güzel gülümseyi genç, ihtiyar, güzel, çirkin bütün insanlarn yüzlerinde görülüyordu. Paris'li yosmalarn süslü, boyal yüzleri bile bu sakin, memnunluk kokan bayram havasn engelleyemiyordu; tersine, alacal kurdeleler, apkalarn, tüllerin üzerindeki altndan, daha baka parlak madenden yldzlar, bahar çiçeklerinin, prltl kanatlarn canl görünülerini, hafif oyunlarn hatrlatyordu. Ne var ki, her yerde duyulan, grtlaktan gelen sesleriyle kendine özgü bir söyleyii olan Fransz argosu, hiç de bu ku seslerinin yerini tutamyor, onlara benzemiyordu.