"Biz eski bir alfabenin harfleriyiz, bizi yazma' diyor bir sessiz harf, 'bizi krma, bizi yaralama' der gibi adeta. Hangisi olduunu söyleyemem, sessizliinden doru bu eski yazya krlsn istemem. Baka bir harfin kapsn da çalmam. Harfler gecede cem olmu, yalnzlklarndan kurtulmaya çalrlarken, gül bahçesine girmi bir air olmak istemem, bahçeye giren air de hrsz saylr, o cemden nasibime düen kelimelerle çkmak isterim. Kimi elimi, kimi dilimi, kimi gönlümü kanatan kelimelerden bir yolculuk alfabesi çkar belki. Belki bir yokluk alfabesi de çkar. Bilmem ki o yolculukta, o yoklukta da demeli, klavuz kimdir, kim gönüllü, kim bir kervann göçüne yazl ve kim geride bir yalnzlk kalmasn diye bir kelimeye girer de feda eder kendini. Göç yolda düzelir denildii gibi, ben de eskinin alfabesi yoklukta yazlr deyip brakrm harfleri kelimelerin yurduna doru. Kimi varr yurduna, kimi bakasnn kelimesini yurt tutar, ki gurbete saylr bakasnn kelimesi de, kiminin yönü evvel ezel kaybolmaya dorudur, kimi cümlesinden koparlm bir zeytin gibi acya kalr, öksüz kalr. Onca cümle içinde, onca kelime arasnda anlamndan soyunmu, eskisinden kovulmu ve çarlmamaktan yorulmu halde üryan kalr ki, onun çplakl için airler bile iir söylemekte zorlanrlar."
(Tantm Bülteninden)