Petersburg'dan Kahire'ye, Viyana'dan Bikek'e, Moskova'dan Magosa'ya, Krm'dan Cezayir'e, Sarayova'dan Hasankeyf'e pek çok yere gitmek ve belgeseller çekmek nasip oldu. "Atndan inmeyen, medeniyet nedir bilmeyen, klcndan kan damlayan, önüne çkan dorayan" iddialaryla aalananlarn eski corafyalarnda, "Neredesiniz kardeim, bizi brakp nereye gittiniz?" diye haykranlar iknaya; "Aç insan ancak Türkler doyurur" diyerek, Türk'ten hâlâ ekmek bekleyeni kucaklamaya; "Benim yediim, içtiim, çalp söylediim hep Türkçedir" diyerek szlanan ve "Peki ben imdi kimim?" diye feryad eden Ohannes'in derinliklerindeki szy hissetmeye gayret ettim. "Sizleri tandma o kadar memnunum ki! Bugüne kadar bouna yaamm. Çünkü karlksz yardmn güzelliini, hiç tanmad insanlar sevmenin sonsuz hazzn, dostluu sizde gördüm. Meer gerçek insanlk neymi?" diyen açlm bir yürei avuçladm.
te kültür bu demekti, medeniyet bu demekti, insanlk bu demekti, Türk olmak bu demekti.